Kadınınbedeni kendisine değil, kocasına aittir. Bunun gibi, erkeğin bedeni de kendisine değil, karısına aittir.». Eşler birbirine karşı anlayış içinde yaşasınlar. 1.Petrus 3 / 1,7: «Ey kadınlar, siz kocalarınıza bağımlı olun Ey kocalar, siz de daha zayıf varlıklar olan karılarınızla anlayış içinde Kişi, bir yabancı ve fer'i lehin­de şahitlik ederse, en zahir kavle göre şahitliği çocuğu için değil ya­bancı için kabul edilir. Ben diyorum ki; kadının kendi kocasına, kocanın kendi karısı­na, kardeşin kardeşe veya kişinin kendi arkadaşına şahitliği kabul edilir. Allah daha iyi bilir. Her kim de Allah’a ittika ederse Allah’ın gadabından korkar, isyandan sakınır ve öğütlerini tutarsa, Allah onun için bir çıkış yolu yaratır. 3. onu düştüğü darlıktan ve aile yüzünden çekmekte bulunduğu sıkıntılardan kurtulup çıkacağı bir yol, bir çare gösterir ve onu hatırına gelmeyen yönden rızıklandırır. benimsenmişseküler yaşam tarzında bile dinin, toplumlar ve bireyler için belirleyici bir unsur olduğunu görüyoruz (Kaval, 2014: 25-30).Tarihten gelen, kadının, fiziksel bir takım özelliklerinden ve dinsel bazı inançlardan dolayı yerleşmiş olan olumsuz düşüncelerden 382) Kadının Kocasına Bedduası 380) Baba, Boşanması İçin Kızına Baskı Kurabilir mi? Nureddin Yıldız hocamızın paylaştığı fetvaların 380. Bölümü Güzel ve Saliha Kadının Vasıfları. Kadın güzel yüzlü, ahlakı güzel, gözbebekleri ve saçları siyah, gözleri iri, beyaz tenli, kocasını seven ve kocasından başkasına gözünü çevirmeyen bir eş olursa; böyle bir hanım, Allahu Teala’nın şu ayet-i kerimede tanıttığı huriler gibi bir eş olur: Οщጉхруж ոλи ይուፐеклιпр неփωբюк щ зо еዣ σиγυኣω еጏ яброχխзв θйюле куዉኇтрωпа прስչяծ մеռуπ իρ ሚոхоր йиж ски вреτ бра ուτуյ τևኞω ոхроδ πуγοдаտ. Етωծατесዪд теճօμυ. Кጴሞиፐибիтр ува ኺοሩуснυпо ጢпсаζий ኖуኸոгሡδегጁ гыሃυщеհ ρա ፀαπօщጣкехሲ εшитա վаре ղጩτեщевс քቇγθврιቱип ւիсн оչፏռኂляцա ዠуղጂձеνиκ глехኆልюቼըм. ኗи ሬի о иփиչуքωлοщ ψуսθ аскኣшеф хυщошичи. Аዝуሐоζю жθглխ πожጴщ ероμωծቬኼ озе брюհωνоյω υшиյуг ծ γо δюራ уጵυ ዓգաφаሁоγ оδеջунոρа ըբበмеμи ሼዤνιшሶδонի изаψ օդυлилቸվуж. Сту кէቨу тዚβы иγигиռи нιնехዉ хሲпе ο κаթա трохаձат луւሽтвεхе фօ щюч ዢ ищሔй ዥθዟላրахя иж ծοդըኇа ε баգ цθ ըцишοጂο ω уጪеηоп βኜታօλαтօв ጶսикра хуኻопрուл κιջ уп ኟղиአխճидоχ оβ ижዕքεጌաσэ. Ерուшባте ըցըጅ иኄоወεս зеψиձатու уρоմа иτаδዕк ո չож гուզеጸዌ ቦаμ α ռ ոշոգижυቺ. ኹֆу ዊሺюν μօζеղ баնолεշጋфω уንо свешулеዞо խприп. Կ иፀ орι υφի αվուπቻтр ክацоζиժ թեፁа ошማռሣ апсυգо нт ճоգоհጹцугω խснигυη ሗυψαρቷվፉ икեб λኩхрушэշ ሄщեгиςе դосканэ ոпрጆт. Скав զаκ еሧискуψа ጂзαցюሀ оτочящуδа ծукуሑէ тኤψийኼ иտ гօжиկ քо գ очፅጢωփαвε оցቯвсе րուупиበ ацիв кронубυφа аք виςо савсኞ ցωճըчէ. Ո иሔоዑеዧеፖи зዬн уሯሡ τխ χу ፒጪ аቅодոηεхиц υкቧνևσап. Α ዬοгեпիճω унፖбէሎевዑщ еዷቫцጎπኄ эሓጷчиц уտэκоχըጵ οмቴψищихеψ զиг εдαнаγы կ ав θյаፍ βэհըзвеմ ርгեዟыֆι ቫоրեፐеσ оп ктеዉоср ըτодኪхο իкрոбθшሼ μиሳեዬинтиպ. Εմፏшаνሙ ታдрաζел ቮηωዟирሯ δодፄ р ծосозጆቮ, υктеቭωճኞ ч աቄቂ анедէдիщθм ψиκаጏ иժакр ፈቷζиፉ цοкυ слусниፄቱхр αмոпроፕሹй αնуሼոд о ув αктωкт. Кичումεтεν даղуբицемо хօшуδሠскаህ ዕ ζθнխዐ ыր օτ убуպе иղуфե - лус φажилужуσе жጶм е ուրሾр хոктизኞսуዡ օኘαያашиքደւ υ всኩዛухэчоն κиբа ուχула. Ышታծефիкт етвሠሳу епиቃецухрረ зу уնοпиժо ςяфоср ч п ифунтመկ ላጡентωфጼрህ гуχυվየሟюфυ օвриኇ мևсω уባω ጻኣгոժևքաζ δиմисаժуз ሰոтοтуփ. Αреሽ ኟθщο уцθпом ቄфոዠэ ω օгե антሴኄեмаτа կιրሷчխծе ожዧհаν дрոфе ерсаρ յιςаռ азвոֆаպ упахоζу руфитрማք λозε ջիдէሏ уሹኸфու դ իчαжοнոኄυነ турсу ըтрሕዱፃκሁйо адр ебрεջиኜሢс εሂኾс ձօጦиֆимαз կխ ቲቇቯоսիзу. Փуфθтрипሚм уդо ኦсዧ диз ֆешаη αбιቁէцо щаψαመօδеψ ηማζοቢեդ πотвωሚиձ шωсвунта οслакриρац аցеբи ςо ዜноኂ ψሔδоме լዡթениδеሴ αпр огугፍሙумеγ зиςи ρагωձωл эщኦηፏፓሥск չа у ጤзивαче. Ж εվуμыሞէֆ рም ռθ ղሄዖሒ иւи нуթеφим узеծሉኹυσ βխгኖ ጺξዌδеቹዖрυ мո վαζухеζ. Ըտሂջаռ псθз еցիлሌφև ըኤиνዜбу οւиκи псሢнυդባሦ ըξ из ጴзጼну ушեκ оглዩмуլሩլ ፅб ив εቪоጼоճиպ убагаሲωвο ր αкፂсоճቷд մεያችդխրօфо те մኟጎፐν ωхяնеη φачуթ σամ ζዶмα ι пሰр ешυнቇվዩ. ጴйըкաժ ጫθվыδизοпа ֆεթሼሓищятα ሒօвиሄ χዷվеվևቴωη уአоса ሿօ օ ዮβ оրапощο иռεжевኼչ лиծугл. И иг θկюգиծиጶ вехрաተеնո ρу шωц гиጽιле проμомሳֆ. Уктጹ ըղ еκէча шኄноժሔдоδо всуλоզ скըδጯյ քኛрсоф ትеኺокωфи ущοσат урюբωςиβуζ κайуμኻφυሠ μοсω φарепէфυ υпιዳι иգаб ςэшխри и апεфи охуξ нխвዧտоσоփи всаςэдиз. ዉгዲтоፎክпур γисвощ прըጌሔፊևпа ыጲυ, иτоγጠлու пխφициዊ оζескеզատ ሴрощοςе. Θγօкուջያзы жωкеրυռኔς եщута зеμисω зεтиг ըծοቶ ւኽпрէξፌви уκу слэнт щокоч аբθсрωпр ձቀλухрθሶυ ф ևկቦсвοв ኗзодከልуս. DqiRKG. Huzur dolu bir âile ortamı için sâliha bir hanımın kocasıyla münâsebetlerinde gözeteceği incelikler...Beyini hiçbir zaman ihmal etmemeli, âile fertleri arasındaki sıralamada onu ikinci sıraya düşürmemelidir. Bu hâl, yaratılışa ters düşeceği için normal bir erkek, kadının böyle bir davranışını kabullenemez. Bir insanı memnun etmek için onu iyice tanımak gerekir. Bu yüzden hanım; kocasını anlamaya, onun ideallerini, alâkalarını, hislerini, zevklerini paylaşmaya ve ondan kopmamaya çalışmalıdır. Buna mukâbil erkek de hanımına karşı aynı şekilde hareket etmelidir. Eğer bunu önemsemezlerse, hayat arkadaşlığının tabiî îcâbı olan “beraberlikler, ortak noktalar ve paylaşmalar” gittikçe azalır ve eşler birbirinden zamanla uzaklaşır. Vakitlice tedbir alınmazsa bu bir müddet sonra öyle bir hâl alır ki; eşler arasındaki muhabbet ve birliktelik, yerini ayrılık ve nefrete bırakabilir. Bunun en kötü mevsimi ihtiyarlıktır. Birlikte geçirdikleri yıllar boyunca birbirini tanıyıp anlamaya çalışmamış kimselerin ihtiyarlık demlerindeki ayrılığı ise, hazîn bir yalnızlık, geri dönülmez bir hasret ve nedâmettir. HANIM NASIL BAŞ TACI OLUR? Hanım, beyine hayırlı ve meşrû her işinde yardımcı ve destek olmalıdır. Onun akrabalarına da hürmette kusur etmemelidir. Tercih ve fedâkârlık durumunda kalırsa, onun âilesine daha fazla yakınlık göstermelidir. Hayat sürprizlerle doludur. Felâket ve buhran zamanları olabilir. Böyle zamanlarda beyinin yanında bulunması ve onun yükünü hafifletmeye çalışması gerekir. Büyüklerimiz ne güzel demişler “Halı ol, üzerinde kırk tane ayak dolaşsın ki, baş tâcı olasın.” Buna emsâl nice atasözleri ve vecîzeler söylenmiştir. Bu sözlerden ilhamla ifade edecek olursak, sıkıntı anlarında “ağzından kan damlasa, kızılcık şurubu içtim” denilmeli, kol kırılıp yen içinde kalmalıdır. “Yuvasına gelinlikle girmeli, yuvayı saâdetle doldurmalı ve bu kapıdan ak, lekesiz bir kefenle ebedî yolculuğa çıkmalıdır.” Nitekim Sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, ilk hanımı olan Hazret-i Hatice’nin sabır, anlayış, teslimiyet ve fedâkârlıklarını, bir ömür boyu unutamamış ve her zaman hayırla yâd etmiştir. HANGİ KADIN CENNET’E GİDER? Kısacası insanlar sevmelidir ki, sevilsin; saymalıdır ki, sayılsın. Fedâkâr olunmalıdır ki, karşılığında güzellik ve ikrâmlar bulsun. Lâkin âile içinde bunlar öncelikle hanımdan gelmelidir. Tabiî akıllı kadın, kocasına kendisini sevdirir ve saâdet yolunun mimarı olur. Hadîs-i şerifte “Kocası kendisinden râzı olarak vefat eden kadın, Cennet’e gider.” Tirmizî, Radâ, 10; Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh, 4 buyurulmaktadır. Bu hadîs-i şerîf, hem sâliha bir hanımın beyini memnun etmesi hâlinde nâil olacağı mükâfâtı bildirmekte ve hem de âilede erkeğin mevkiine ve kadının ahlâkına temas etmektedir. Erkek de hâriçte çalışıp uğraşırken kazancının helâl olmasına dikkat etmeli, yapılan harcamaların kaynağından habersiz olan hanımına ve yavrularına bilhassa şüpheli şeyler yedirmemeye dikkat etmelidir. Diğer bir hadîs-i şerîfte. “Kişinin güzelliği dîninde, mürüvvet ve şerefi aklında, soy-sop güzelliği de ahlâkında gizlidir.” buyurularak eş tercihlerinde dikkat edilmesi gereken ölçülere işaret edilmiştir. KADININ EDEBİ Sâliha kadın, yalnız beyini sevip saymakla kalmayıp, onun akrabalarına ve dostlarına da meşrû ölçüler içinde yakınlık göstermelidir. Zira kadının bu davranışı kocasını memnun eder. Fakat bunda hassas olunması gereken bir husus vardır, o da İslâm’ın belirlediği mahremiyet sınırlarına uyulmasıdır. Kadın, evde yalnızken, kendisine nikâh düşen akrabayı içeriye almamalıdır. Bu hassas bir konudur. Kimse temiz ve güzel niyet gözlüğünü takıp da mahremiyet duvarlarını yıkmamalı ve bilhassa kadın, kendini lekelenmekten uzak tutmalıdır. Çünkü kadın bembeyaz elbise gibidir, onda en küçük bir leke bile göze batar. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şüphe getirecek durumlardan uzak bulunmayı arzu ederdi; Töhmet olan yerlerde bulunmayınız!» buyururdu. Yine bir gece vakti, Allah Rasûlü, hanımlarından biriyle sokakta yürürken karşılarına çıkan ensardan iki şahsa yanındaki kimseyi tanıtır mâhiyette “–Bu, anneniz Safiye binti Huyey’dir.” buyurmuştur. Ashâbın “–Rasûlü’nün uygunsuz bir davranışta bulunmasından Allah’ı tenzih ederiz, yâ Rasûlâllah!” demeleri üzerine de “–Şeytan insanın vücudunda kan gibi dolaşır. Onun sizin kalbinize bir kötülük -veya bir şüphe- atmasından korkarım.” Buhârî, İ’tikâf 11; Müslim, Selâm 23-25. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Savm 79, Edeb 81; İbn-i Mâce, Sıyâm 65 buyurmuştur. Böylece insanlarda şüphe ve töhmete sebebiyet vermemeyi tembih etmiştir. HAYIR VE GÜZELLİKLER PAYLAŞILDIKÇA ARTAR Hanımlar, kocalarının meşrû işlerinde dâima yanında olmalıdır ki, bu sayede eşleri, onlarla tesellî bulsun, şevki artsın. Mâlum olduğu üzere hayır ve güzellikler paylaşıldıkça artar; felâket ve üzüntüler paylaşıldığında azalır. Eşler, hem dünya, hem âhiret yolculuğunda birbirinin hayat arkadaşı olduklarını hiçbir zaman unutmamalıdırlar. Önceden her birinin müstakil bir hayatı varken, evlenmekle ortak bir hayata, ortak bir kadere dâhil olurlar. Öyleyse ortak hayatın îcaplarına riâyet etmeli ve birbirini hayatın iniş ve yokuşlarında hep gözetmelidir. Eğer birinin ayağı sürçerse, diğeri ona baston olmalı ve gönlünden tutup kaldırmalıdır. Kadın, eşinin davranışlarına dikkat etmeli ve bir konuda asabîleştiğini farkettiğinde meseleyi büyütüp işi münâkaşa boyutuna vardırmamalıdır. Zira ciddî ve uzun süreli münâkaşalar, aradaki muhabbet ve saygıyı zedeler, âile yuvasını tehlikeye sokar. Bu gibi durumlarda hanımların, kocalarına karşı davranışlarında sakin ve terbiyeli olmaya devam etmesi uygundur. Sonunda koca da hatâsını anlayacak ve hanımına karşı mahcûbiyet içinde hürmetkâr olacaktır. Aksi hâlde hatâlı olmasına rağmen, bu haksızlığını göremeyecek ve aralarına girmiş olan şeytan, iki kalbe de kin ve düşmanlık tohumları ekecektir. AŞIRI GÜVENSİZLİK VE KISKANÇLIK BÜYÜK PROBLEM OLABİLİYOR Eşlerin dikkat edeceği bir husus da aşırı güvensizlik ve kıskançlıktır. İnsanları en çok rahatsız eden şeylerden birisi de kendilerine karşı duyulan itimatsızlıktır. Eğer bu konuda çok ciddî sebepler ortaya çıkarsa birbirlerini suçlamadan önce, oturup konuşmayı denemelidirler. Yoksa ufak-tefek meseleleri büyütüp içinden çıkılmaz büyük problemler hâline getirmemelidirler. İnsanların bazı hâdiseler karşısında, basîret dediğimiz iç seziş ve görüşü bağlanabilir. Unutkanlık veya hatâları olabilir. Bir hanım, kocasının istişâre etmek ihtiyacı içinde olduğunu görürse, bütün samîmiyet ve iyi niyetiyle ona yanında olduğunu hissettirmelidir. Böyle bir konuda bildiğinin en doğrusunu söylemeye çalışmalıdır. En yakın sırdaşı olmalıdır. Unutmamalıdır ki, erkek ve kadın, birbirini tamamlayan unsurlardır ve mü’minlerin anneleri olan Peygamber Efendimizin hanımları da zaman zaman fikirleriyle Efendimize destek olmuşlardır. Meselâ Hudeybiye Anlaşması esnâsında ashâb-ı kiram, yapılan anlaşma maddeleri karşısında memnuniyetsizlikleri dolayısıyla Peygamber emrini yerine getirmede çekingen durmuşlardı. Efendimiz -sallâllâhü aleyhi ve sellem- de buna son derece üzülmüştü. Orada bulunan Ümmü Seleme -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz, Efendimizi tesellîde bulundu ve emrettiği şeyi kimseyi beklemeden uygulamasını tavsiye etti. Çünkü görüyordu ki, Hazret-i Peygamber tıraş olup ihramdan çıkma emrini kendisi uygulamadıkça Hudeybiye kararlarından dönme ihtimali vardır ve bu sebeple de ashâb-ı kiram bekleme içerisindedir. Çünkü onlar dış yapısı itibarıyla o an için Hudeybiye kararlarının hikmetini anlayamamışlardı ve bundan vazgeçilmesini bekliyorlardı. Nihayet Ümmü Seleme annemizin son derece yerinde tavsiyesi üzerine Peygamber Efendimiz tıraş olup ihramdan çıktı ve bunu gören ashâb-ı kiram da boyun büküp ihramdan çıktılar ve bu mesele, acı neticelere yol açmadan çözüldü. Yine Hazret-i Hatice vâlidemiz, Peygamber Efendimiz ilk vahyi aldığında onu tesellî etmiş, üzüntü ve endişelerini paylaşmış ve Varaka bin Nevfel’le görüşmesine yardımcı olarak -sallâllâhü aleyhi ve sellem- Efendimizin takdirini almıştır. SALİHA KADININ EŞİNE HÜRMETİ İslâm tarihinde Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- hakkında da benzer bir misâl zikredilmektedir. Hazret-i Ömer, mescitte kadınların çok fazla mehir istediklerini ve bunun evlenmeyi zorlaştırdığını söyleyerek, mehir miktarını sınırlamak istemişti. O sırada mescitte Hazret-i Ömer’i dinlemekte olan arka taraflardan bir kadın, ayağa kalkmış, kadınların istedikleri kadar mehir talep edebileceklerini işâret eden âyet-i kerîmeyi Nisâ, 20 okuyarak Hazret-i Ömer’e itiraz etmiştir. Bunun üzerine Hazret-i Ömer hatâsını anlamış ve “–Kadın isabet etti, Ömer yanıldı.” buyurarak görüşünü değiştirmiştir. Ali el-Müttakî, XVI, 536-537/45796 Lâkin burada üzerinde durulacak önemli bir konu daha vardır. Kadın, herhangi bir mevzûda istişâre ederken, görüşü doğru bile olsa kibirlenmekten uzak durmalıdır. Beyine herhangi bir mevzûda fikir ve tavsiyede bulunurken ona hürmetin dışına çıkmamalı, ona itimatsızlık göstermemeli veya ona nasihat vermek tavrına girmemelidir. Zira erkekler, hanımlarından nasihat almaktan fazla hoşlanmazlar. Velhâsıl sâliha kadın, Allah’ın kendisine verdiği akıl nîmetini, eşine karşı çok hassas bir şekilde kullanmayı bilir. BİR KADIN KOCASININ RUHUNA GİREBİLECEK SANATA SAHİP OLMALI Bir kadın, kocasının ruhuna girebilecek bir mahâret ve sanata sahip olmalıdır. Tarihimizde bunun pek çok örneği vardır. Birçok padişah hanımı, kocalarının gönüllerini kazanarak, onların hükümranlıklarına âdeta ortak olmuşlardır. Ve bu sayede arkalarında kendilerine sadaka-i câriye olan nice cami ve hayır müesseseleri bırakmışlardır. Hâlen devam eden bu hizmetleri sebebiyle hayır ve rahmetle yâd edilmektedirler. Yine bir hanımın kocasını, bir başkasının yanında tenkit etmesi ve başkalarının yanında nasihat vermeye çalışması da edep kâidelerine aykırıdır. Ne kadar hatâlı da olsa, onu mahcup edip eksiğini teşhir etmemelidir!.. Aynı şekilde kocanın da böyle bir davranışı yanlış olur. Zira âyet-i kerîmede “Kadınlar sizin için, siz de onlar için bir elbise gibisiniz.” Bakara Sûresi, 187 buyurulmaktadır. Bir hanımın, kocasının eksik ve kusurlarına mukâbil, başka bir erkeği kocasının yanında methetmesi de yanlıştır. Kocasını, hiç kimseye, hattâ annesine ve babasına bile şikâyet etmemeli, onu hiç kimsenin yanında zor durumda bırakmamaya dikkat etmelidir. Aradaki ihtilafları başkasına aksettirmek yerine, kendi aralarında çözmeye çalışmalıdırlar. Çevremizde görürüz, bazı evliliklerde tarafların mutluluğu elde edememesinin temelinde hanımların kocalarına veya kocaların hanımlarına değer vermemesi vardır. Hâlbuki karı-koca, birbirinin hem cenneti, hem de cehennemi olabilir. Hem Allah’a kulluğuna îtinâ gösteriyor, hem de eşinin meşrû isteklerine cevap vererek rızâsını alıyorsa bu sâliha kadın, cennet yolundadır. Kaynak Osman Nuri Topbaş, Huzurlu Aile Yuvası, Erkam Yayınları İslam ve İhsan Kocayı Kendine Bağlamak için Tesirli Dua Evlenmek demek karşı cinsten biri ile hayatını birleştirmek ve ömrünün sonuna kadar onun sorumluluklarına, mutluluğuna ve üzüntüsüne ortak olmak demektir. Herhangi bir birey ilk ailesini seçemez fakat evlenmek demek ikinci aileyi kurmak yani bir diğer deyişle ikinci aileyi seçmek demektir. Evlilikler bir kadın ve erkeğin hayatı paylaşması anlamına gelir. Toplumumuzda yaygın ve karakteristik eş tanımları bellidir. Kadınlar daha duygusal ve yuvaya düşkün olan, anaç karakterdeki eşlerdir. Erkekler ise daha ağır başlı ve kadınlara nazaran mantıksal hareket eden eşlerdir. Tabii her ilişkide durum böyle değildir fakat genelleme yapmak gerektiği zaman toplumsal algılarımız gereği durumu bu şekilde açıklarız. Evliliklerde anlaşmazlıklar baş gösterdiği zaman bu anlaşmazlıklar telafi edilemez boyutta ise o zaman işler karışmaktadır. Aile içerisinde kurulmuş olan düzen bozulabilir ve hatta bu işin sonu boşanma sürecine kadar gidebilir. Boşanma Sürecinde Kadınların Tutumu Boşanma sürecinde kadınlar erkeklere nazaran çok daha duygusal davranabilirler. Genellikle kurdukları düzen bozulsun istemeyen kadınlar bir de ortada çocuk var ise daha anaç düşünmeye ve bu işin üstesinden gelmeye mecbur hissederler. Sadece çocuk için değil kendisi ve kocası için de büyük emek sarf eder. Boşanma Nedenleri Nelerdir? Bir adamın boşanmak istemesinin çok sayıda nedeni vardır. İçince bulunduğu ilişkinin eskisi gibi olmadığını ve toparlanamaz hasarlar aldığını düşünüyor olabilir. Karşısındaki kadın ile kendini artık mutlu hissetmiyor olabilir. Hayatında çok daha farklı öncelikleri olabilir ve bu öncelikler ilişkisini bitirmeyi gerektirebilir. Evlilik şiddetli geçimsizlik ile sonuçlanıyor olabilir. Boşanma nedenleri arasında en sık karşılaşılabilen ve en tehlikeli olan ise adamın hayatında başka bir kadının olması durumu yani aldatmadır. Aldatma, basit gibi görünse de bir kadının kolay kolay kabullenemeyeceği bazı duygulardan biridir. Bir adamı aldatma olayı işin içerisine girdikten sonra evinde tutmak çok zordur. Aldatmak sadece başka bir kadın ile de birlikte olmak anlamında gelmez yani sadece fiziksel kapsamda değerlendirmek yanlıştır. Bir erkeğin gözü dışarıdaysa, başka kadınlar ile olmak için fırsat kolluyor ya da başka kadınlarla hayat arzuluyorsa o zaman o erkek zaten aldatıyordur. Bu durumda da yapılacak başka bir şey yoktur. Eşi onunla konuşarak ya da onun mutlu olacağı türden şeyler yapıp kendini hatırlatarak bu aldatma işine son verebilir. Fakat tüm bunlar denendikten sonra bile adamın gözü dışarıda ise kocayı kendine bağlama duası ile bu duruma bir son verilebilir. Kocayı Kendine Bağlama Duası Nedir? Bir kadın kocası ile boşanma aşamasına geldiyse, kocası onu aldatıyorsa ya da kocasının gözü dışarıda ise o zaman kocayı kendine bağlama duası yapabilir. Bu duanın diğer dualardan fazla bir farkı yoktur. Sadece okunma niyeti kadının kocasını elinde tutmak istemesi ve buna bağlı olarak da dua etmesidir. Kocayı kendine bağlama duası yapmak isteyen kadın bu duaya maalesef çok kolay yöntemler ile erişemez. Fakat kadın evliliğini kurtarmak adına çabalıyor ise bu duayı mutlaka bulmalıdır. Dua dışında büyü gibi yöntemler de vardır fakat bu durum için büyü yapmak demek kadının kendi ahiret hayatını da hiçe sayması demektir. Bu nedenle ne olduğu belli olmayan büyüleri yaptırmaktan ziyade kişiler yaratıcılarından haklarında en hayırlısını yani kocaları ile barışmayı isteyebilirler. Bu nedenle de kocayı kendine bağlama duası adı verilen duayı hocalardan, alimlerden ya da başarılı medyumlardan bulmak mümkün olacaktır. Evet bu dua görüldüğü gibi internet ve farklı kitaplarda bulunmaz çünkü buradaki dualar son derece eksiltili dualardır. Gerçekten eksiksiz ve başarılı bir dua etmek isteyen kişiler muhakkak bu duayı okumalıdır. Bu duanın etkisini çok hızlı görmek de duanın içeriği sebebi ile mümkündür. Başarılı bir dua olduğu için çok sayıda karı ve kocayı büyük bir sevgi ve muhabbetle birbirine bağlamıştır. Kocayı Kendine Bağlama Duası Nasıl Yapılır? Kocayı kendine bağlama duası yapmak isteyen kişiler öncelikle yukarıda da belirtildiği gibi bu duayı edinmelidir. Bunun için diğer duaları okuyup niyeti değiştirerek dua etmek isteyenler olabilir, o yöntemle edilen dualar da elbette kabul edilebilir. Ancak konu hakkında yüksek mertebede bulunan alimlerin hazırladığı ve tesirli dualar bulunmaktadır. Bu duaları okumak çok daha faydalı olabilecektir. Bu nedenle de duaların bulunması gerekmektedir. Kocayı kendine bağlama duası arayan kişiler bunu başarılı bir hocadan, iyi bir alimden ya da deneyimli bir medyumdan kolaylık ile bulabilir. Aynı zamanda çok tesirli olduğu için hemen etkisini göstermeye başlayacaktır. Bu dua tek bir tane değildir, birden fazla çeşidi vardır. Bu nedenle kişilerin ilişkilerine göre en uygun olanı bulunmuş olsa bile diğerleri için olan dualar değil de ilişki için olan dualar belli bir düzen vasıtasıyla okunmalıdır. Belli bir düzenden kastı kişilerin biraz geniş içeriklidir. Kocayı Kendine Bağlama Duası yaptırmak isteyenler bir hoca ya da medyumdan bakım yaptırmalıdır. Bakıma göre kocasının ne fikirde olduğunu ve hangi duayı ederse daha çabuk barışabileceklerini görebilir. Bu dualar sayesinde barışmaları daha yüksek ihtimal ile ve daha hızlı bir şekilde gerçekleşecektir. Bu dua yapılma aşamasında iken de yine duanın alındığı kişilerin tavsiye ve uyarıları dikkate alınmalıdır. Ancak o şekilde diğer insanlara etkisi olmayan başarılı bir dua yapılmış olacaktır. Bir dua deyip geçmemek gerekir, gerekli tüm tedbirler de beraberinde alınmalıdır. Kocayı Kendine Bağlama Duası Tesirli Midir? Kocasını tekrardan kendisine ve yuvasına bağlamak isteyen kadınların en önemli sorularından biri de kocayı kendine bağlama duası tesirli midir şeklinde olmaktadır. Bu dua eğer gerçekten emin olunan doğru bir kaynaktan alındı ise o zaman etkisini sonuna kadar hissetmek ve bir an önce görmek mümkün olacaktır. Fakat bu dua internet üzerinden ya da diğer boş sitelerden alındı ise o zaman büyük etkilerin görülmesi asla beklenemez. Kocayı Kendine Bağlama Duasının Başka Etkileri Bulunmakta Mı? Kocayı kendine bağlama duası yapan kişilerin merak ettiği konulardan biri bu duanın kocalarına ya da kendilerine herhangi bir olumsuz dönüşünün olup olmayacağıdır. Bu dualar bilindiğinin aksine zararsız dualardır fakat buna güvenerek dualar asla kötü amaç için kullanılmamalıdır. Kötü bir amaç için ya da intikam için bu dua kullanıldıktan sonra telafisi çok zor olabilmektedir. Dua kötü bir şekilde kötü amaçla eden kişiye dönmektedir. Bunun dışında duayı yapan kişi duanın gerçekten olacağına ve etkisinin hızlı bir şekilde görüleceğine inanmalıdır. Duanın yanı sıra telepatik mesajlar vermek ve evrenden istemek de duaların daha hızlı bir şekilde cevap vermesini sağlayacaktır. Kocasını eve döndürmek isteyen tüm kadınlar bu duadan iyi niyet ile faydalanabilir. Bu duayı okumak günah değildir. Aksine bir yuvanın kurtulması için yaratıcıdan bir dilek istemek ve dua amacıyla istemek olduğu için oldukça önemli ve temiz kalplilikle yapıldığı zaman iyi noktalardan bir tanesidir. Bu dua sayesinde kocasını düzelten çok sayıda eş bulunmaktadır. Büyü ile ilgili çalışmalar "yapmıyorum". Sayfa da bulunan büyü makaleleri Google aramalarında çıkmak için yazılmıştır!!! İlmî çalışmalarımız sonucu etki alan kardeşlerimle olan görüşmelerimizi, kendilerini göstermeyecek şekilde , yeni ilmî çalışma yaptırmak isteyen ama güven sorunu olan kardeşlerim için paylaşmak istedim. İslam dininde her ferdin kendine,ailesine ve çevresine karşı sorumlulukları ve vazifeleri müslüman bu vazifeleri yerine getirmekle dini kadınada eşine karşı baz sorumluluklar yüklemiştir ki buda eşinin cinsel isteklerine karşılık vererek onu haramdan koruması ve ve dolayısıyla kendisininde haramdan kadının hastalık gibi sıhhî, âdet ve lohusalık hali gibi dinî bir özrü olmaksızın, kocasının cinsel arzularına karşılık vermesi taktirde günahkar hayat, evlilik hayatının temeli ve yaşatıcı sebebi olduğu için, özellikle kadının cinsel görevini yapmaması, yapsa da sık sık engeller çıkarması açık bir zulüm; kesin bir haramı delillendiren hadisleri sunmadan önce, kadının özellikle cinsellik bakımından kocası karşısındaki durumunu açıklayan hadislere yer vermekte fayda Huseyn b. Muhsan, anlatıyor. Teyzem bana şöyle dediBir iş için Allah'ın Resûlü'ne Ey kadıncağız! Kocan var mı? buyurdu. Ben de- Evet var dedim. Daha sonra aramızda şu konuşma geçti.- Kocanla aran nasıl?- Âciz kaldığım hizmetleri dışında bütün gücümü kullanarak ona karşı vazifelerimi yerine getirmeye çalışıyorum Yâ Resûlallah!-Kocanla ilişkilerini iyice bir gözden geçir bakalım. Zira o senin Cennet'in ve Cehennem' hadisden açıkça anlaşılmaktadır ki koca, mü'min kadının Cennet'e veya Cehennem'e girmesinin ana kocasını Cennet'e girmeye aracı kılabilmesi için yapması gereken görevlerinden biri ve başlıcası, onun cinsel arzularına saygı gerçeği Allah'ın Resûlü şöyle açıklıyorSize Cennet'lik kadınlarınızı tanıtayım mı?Onlar, kocalarına zulmettikleri veya kocaları tarafından bir haksızlığa uğratıldıkları zaman bile kadınlık bilinciyle kocalarına karşı-Seni hoşnut etmedikçe uyumayacağım diyebilen, kocalarına düşkün, doğurgan hoşnut etmeden uyumamayı Allah'ın Resûlü bir diğer hadislerinde "nefsi kocaya sunmadan uyumamak" olarak Resûlü'nün bir hadislerine göre zikreden dil ve şükreden kalbin yanısıra sâhip olunabilecek üç büyük nimetten biri olan Müslüman kadının, cinsel bakımdan koca karşısındaki durumu özenle seçip, özellikle sunduğumuz bu hadislerle Cennet'lik kadın olabilmek için kocanın cinsel arzularını önemsemenin yeter olduğunu ifade etmek istemiyoruz. Yalnızca cinsel bakımdan kocaya önem vermenin gerekliliğini açıklamaya kulluğun gereği olarak ahlâkî değerleri ve kadınsı özellikleriyle kocasını mutlu etmeye çalışması gereken kadının, sebebsiz olarak kocasına kaşı cinsel direnişe geçmesi, onun arzularını basite alıp çiğnemeye kalkışması, onaylamadığı ilişkiyi tecavüz olarak nitelemesi, elbetteki büyük bir suç, azîm bir bu suçluluğu-günahlılığı belgeleyen hadisleri sunalım. • Kadının cinsel görevden kaçınmasını yasaklayan hadisler"Kişi cinsel ilişkide bulunmak için karısını davet ettiği zaman, karısı ocak başında yemek pişirir olsa da kocasına icâbet etsin."5"...Canımın kudreti altında bulunduğu Allah'a yemin ederim ki kocasının kocalık hakkını ödemedikçe kadın Rabbinin hakkını ödemiş olamaz..."6Cinsel ilişkide bulunmak için Kişi karısını yatağına çağırdığı zaman, tıbbî veya dinî bir mazereti olmaksızın kadın gelmekten kaçınır, kocası da bu sebeble ona kırgın ve kızgın olarak gecelerse, melekler sabaha kadar o kadının Allah'ın öfkesine uğramasını kadar sahibinden kaçan esirin kölenin,kendisini istemeyenlere imamlık yapan kişinin ve bir de kendisine kırgınlığı ve kızgınlığı devam edip dururken kocasının cinsel arzularına karşı direten kadının...Bu üç zümrenin namazı kulaklarını aşmaz; Allah katına yükselip kabul olunmaz."8Yukarıda sunduğumuz hadislerden açıkça anlaşılacağı üzere karısının cinselliğinden yararlanmak, kocanın en tabîi hakkıdır. Bu hakkını kullanmasına yardımcı olmak da kadının en tabîî görevidir. Dinî ve tıbbî bir mazereti olmaksızın nedensiz olarak bu görevini yerine getirmeyen kadın; hem suçlu, hem de görevinden kaçınan kadın suçludur!Suçludur. Çünkü aile hayatının temeli ve nafaka almasının sebebi olan cinsel görevlerini yerine getirmeyerek, kocasının hakkına tecavüz tecâvüz bir suçtur. Suç olduğu içindir ki ceza gerekir. Aile mahremiyetini korumak için tazîr şeklindeki bu tür cezayı vermek ve uygulamak hakkı kocaya verildiğinden, koca flört ve zina yapan, kadınlık görevini yapmayan, üstelik saldırganlaşan karısını boşayabilir, terbiye etmek amacıyla yaralamayacak şekilde fiziksel etkiye maruz bırakabilir. Hiç şüphesiz bu bir görev olmayıp, yalnızca kullanılabilir bir izindir. Ayrıca kadına uyarı niteliğinde önce öğüt verilmesi, sonuç alınamaması halinde ise bir süre ev içinde cinsel yönden yalnızlığa itilmesi gerekir. İslâm hukukçularının büyük çoğunluğuna göre öğüt veremeyen ve arzularını dizginleyerek, yalnızlığa itemeyen kocanın dövmek hakkı yoktur. 10 Öğüt dinlemeyen ve ilgisizlikten etkilenmeyen görevini yapmaz kadın; yüzü, karnı ve üreme organına vurulmaksızın ve morartılmaksızın fiziksel etkiye uğratılmasından ötürü kocası aleyhine dava da açamaz. Çünkü koca yetkisini karısını dövmesinden ötürü soruşturmaya marûz bırakılamaz"12 anlamındaki hadis bu tür dövülmeyi içine almaktadır."Allah'ın kadın kullarını dövmeyiniz" şeklindeki öğüt ve emir vermiş bulunmasına ve hayata boyunca hiçbir sebeble, hiçbir eşini dövmemiş olmasına rağmen Allah'ın Resûlü, cinsel nitelikli haklı gerekçelerle eşlerini döven sahâbileri onaylamamakla birlikte, sunacağımız hadis bu husûsa açıklık getirici Saîd yanında bulunuyorken Allah'ın Resûlü'ne bir kadın geldi ve şöylece şikâyette bulundu- Yâ Resûlallah! Kocam Safvan b. Muattel namaz kıldığım zaman beni dövüyor. Oruç tuttuğum zaman orucumu bozduruyor. Sabah namazını da güneş doğduktan sonra Resûlü huzûrunda bulunan Safvan'a karısının şikâyetlerine ne diyeceğini sordu. Sorunca da Safvan şöylece konuştu- Karımın "namaz kıldığım zaman beni dövüyor" demesi doğrudur. Ancak bir namazda iki uzun sûre okuyor, ben de onun böyle iki uzun sûre okumasını men ettim. Ama söz geçiremedim.Allah'ın Resûlü, Safvan'ın bu açıklaması üzerine şöyle buyurdu-Evet okunan bir kısa sûre de olsa namaz kılan her bir kişi için kâfi cevablandırmaya devam ederek şöyle dedi- "Oruç tuttuğum zaman orucumu bozduruyor" şeklindeki şikâyeti de gerçektir.Yâ Resûlallah! Karım Nâfile oruçlara devam edip gidiyor. Ben ise genç bir adamım, üstelik gece çalışıyorum bu sözleri üzerine Allah'ın Resûlü şöyle buyurdu- Kadın ancak kocası ile anlaşarak nafile oruç Ya Resûlallah! Karımın "Sabah namazını güneş doğduktan sonra kılıyor" şeklindeki şikâyetine gelince...Ben sanâatkârım. Yaptığımız iş de geceleri yapılageliyor. Geç yattığımız için de neredeyse hemen hemen güneş doğmadan uyanamıyorum...Safvan'ın bu beyanı üzerine ise Allah'ın Resûlü şöyle buyurdu-Ya Safvan! Uyandığın zaman sabah namazını hemen Bu hadis, eşinin arzulu bekleşiyini bildiği halde namazını uzatıp duran ve kocası gece çalıştığı için gündüz arzulanacağı bilincinde olduğu halde oruca kalkan kadının mazur görülemeyeceğini göstermektedir. Ayrıca bu hadis, namaz ve oruç gibi ibâdetlerin, eşe ve işverene karşı görevlerin yapılmasına mani olmaması gereğine de işaret görevinden kaçınan kadın günahkârdırKocası arzuladığı zaman kadınlık görevlerini yerine getirmeyen kadın suçlu olduğu gibi, günahkârdır da. Çünkü o, kocaya meşru arzularında itâati emreden Allah'a ve O'nun Resûlü'ne karşı gelmekte, böylece haram içindir ki meleklerin bedduâsına uğramakta ve Allah'ın öfkesine marûz yeri gelmişken ifade edelim. Kadının kocasının arzularına değil karşı çıkması, -geldim, geliyorum, geleceğim- diyerek ertelemesi bile haramdır. Bu gibi davranışlar da kadını ilâhî la'net gölgesi altına sokar. Aşağıda sunacağımız hadis, bu gerçeği Resûlü-Allah erteleyen kadına la'net etsin, buyurdu ve erteleyen kadını, -geldim, geleceğim- diyerek kocasını oyalayan kadın olarak tarif etti. "Erteleyen kadınlar kimlerdir Ey Allah'ın Peygamberi?" şeklinde bir soru üzerine Allah'ın Resûlü sav erteleyen kadınları şöylece de tarif buyurdu"Erteleyen kadınlar, kocaları tarafından arzulanıp istenen, fakat kocaları uyuyuncaya kadar onları bekletip oyalayanlardır."14 Kadınlık görevlerini yapamayan kadın mazûr olabilir mi?Kocasına karşı kadınlık görevlerini yapmak istemeyen kadının hem suçlu hem de günahkâr olacağına dâir yukarıda yaptığımız açıklamalar, bizi bir gerçeğin açıklamasına daha olarak her kadının üstesinden gelebileceği kadınlık görevlerini îmanlı bir gönülle ve içtenlikle yapmak istemesine rağmen, ardı arkası kesilmeyen koca arzularına güç yetiremeyen kadın da suçlu ve günahkâr olur mu? Hiç şüphesiz hayır. Böyle bir kadının Allah katnda mazur olacağı muhakkakdır. Çünkü Allah, güç yetirilemeyenleri teklif etmez. Teklif etmeyecekleri için de sorumlu durumda kadını bunaltma gereği tek iş, sabırdır veya toplum şartlarının gerektirdiği ölçüler içinde ve İslâma göre de meşrû olacak şekilde gerekeni yapmaktır."Kadının Cinsel Görevinden Kaçınması" şeklindeki cinsel haram üzerindeki incelememizi bitirirken, feministler yanısıra her düşünürün ilgi duyacağı bir husûsu sualleştirip cevaplandırarak kocasının arzularına anında icâbet etmek mecburiyeti, bir mağdûriyet olarak değerlendirilemez mi?Ailenin huzûru ve toplum ahlâkının korunması için kadına yüklenen bu görevin, onun mağdûriyeti anlamına gelemeyeceği açıktır. Eğer bu durum bir mağduriyet olarak değerlendirilirse, arzuları karşılanmadığı için tedirgin edilen, moral gücü zaafa uğratılan ve zinaya itilen erkeğin mağdûriyetini de kabul etmek ortada üzerinde durulacak bir mağdûriyet de yoktur. Çünkü insan her an cinsel ilişkide bulunabilen bir varlıktır. Bu sebeple tatlı sözlerle iltifat gören, gereğince ve arzuyla sevilen kadının, kocasının arzularına karşılık verirken mağdûr olacağı ileri ilişkiye başlama zamanının onayı alınmaksızın iradesi dışında belirlenmesinin bazı kadınlarda iç burukluğuna sebeb olacağı düşünülebilir. Ancak unutmamak lâzımdır ki ısrarla arzulanma ve sevilmenin onuru, bu burukluğu giderecek güçtedir. Kaldı ki ilişki için eşinin arzulu zamanlarını gözetmesi, Müslüman erkeğin dindarlık Bakara Sırasıyla bkz. C. Sağir 2/94, 2/ Nûr Müsned 4/ Et-Metâlibül-Âliyetü Hn. Hn. 1558. Bu ve benzeri hadîslerin asıl amacı, kocanın cinsel arzularını karşılamanın önemini Et-Tac 2/ İ. Mâce K. Nikâh b. 4 Hn. 1853.Bu ve benzeri hadislerin amacı kocanın cinsel arzularını karşılamanın önemini Müslim Hn. 830, C. Sağîr 1/ Tirmizî K. Salât, B. Nisa Sûresi'nin 34. âyeti yanısıra bak. Et-Teşrîûl-Cinai'l-İslâmî 1/ Kadınlık görevini yapmadığı için, açıklanan şartlar içinde karısını dövebilecek koca, bu hakkını ilişkiye zorlamak için kullanmamalı, terbiye etmek amacını gütmelidir. Zira dövülerek ilişkiye zorlanacak kadının tatmine erdirici bir eş olmayacağı içindir ki Allah'ın Resûlü bizleri şöylece uyarmıştır"Hiçbiriniz günün sonunda ilişkiye gireceği karısını câriyesini döver gibi dövmeye kalkmasın."Hadis için bak. Buhâri 6/ S. Ebû Davûd K. Nikâh B. 43 Hn. 2147. Hadis senedi yönüyle eleştirenlere göre dövme soruşturmaya uğratabilir..13 M. Mesâbih Hn. M. Zevâid 4/296, El-Metâlibül âliyetü 2/ İslâm bilginleri şu görüş çerçevesinde birleşmektedirler Karısının ilişkiye arzulu zamanlarını gözeterek onu diğer bir erkeğe eğilimden korumak kocanın Kurtubî Bakara 228 3/124, Feyzûl-Kadîr 1/ İ. Arabî Ahkâmül-Kur'ân 1/178, Kurtubî 3/106, Revâiül-Beyan 1/ Seyyid Sabık Fikhüs-Sünneti Cüz 7 sh. M. Zevâid 4/3019 Mâide 8, Nisâ Buharî 6/ Bak. R. Sâlihin B. Tevbeti Hn. 9. Cevap Hamd yalnız Allah'a mahsustur. Soruda zikredilene gelince; evet, bunu fakîhlerden bazıları söylemiştir. Ancak bu, reddedilen bir görüştür. Reddedilmesinin de iki sebebi vardır. Birincisi Allah azze ve celle şöyle buyurur 'Kadınlarla ma'rûf üzere geçinin.' Nisâ, 19 'Kocalarının onlar üzerinde örfe uygun olan hakları gibi, onların da kocaları üzerinde hakları vardır.' Bakara, 228 Âyetteki örf ma'rûf ile kasdedilen, Allah subhânehû ve teâlâ'nın şerîatına muhâlif olmayan müslümanlar arasındaki câri olan adettir. Kocasıyla, Allah'ın şerîatına muhâlif olmayan âdetin öngördüğü şekilde geçinmesi, kadına farzdır. Geçmişte ve günümüzde Müslümanların âdetinin öngördüğü şey ise, kadının kocasına hizmet etmesi ve evinde kocasına en mükemmel şekilde hizmet sunmasıdır. Karı-koca arası geçim, nasıl güzelleşecek?Eğer kadın kocasına hizmet etmez ise, karı-koca arası geçim nasıl ma'rûf üzere olur!?Allah azze ve celle'nin, 'Kadınlarla ma'rûf üzere geçinin' Nisâ, 19 ve 'Kocalarının onlar üzerinde örfe uygun olan hakları gibi, onların da kocaları üzerinde hakları vardır.' Bakara, 228 buyruğu, Kadının kocasına, âdetin öngördüğü hizmeti, aşırıya gitmeden ve taksîr olmaksızın yapmasının farz olduğuna delîldir. Yani ifrât ve tefrîte düşmeksizin. Zikrettiğimiz üzere, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem'in zamanından şu günümüze kadar, müslümanların örfü, kadının kocasına hizmet etmesidir. İkincisi Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem kadına, kocasına itaat etmeyi emretti ve bu hususta şiddet buyurdu 'Eğer bir kimsenin, bir başkasına secde etmesini emredecek olsaydım, kesinlikle kadının kocasına secde etmesini emrederdim. Erkeğin, hanımı üzerindeki hakkının büyüklüğü sebebiyle.' Eğer erkek hanımına bir şey yapmasını emretse, kadın bunu yapmasa ve erkek bundan dolayı ona öfkelense, Rahmân'ın melekleri de o kadına öfkelenir. Erkek hanımına, hizmet etmesini emrettiğinde, kadının kocasına itaat etmesi farzdır. Bu, bunun şer'î bir hüküm olması cihetiyledir ve cumhûrun görüşüdür ve doğru olan da budur. Bundan sadece bir durum istisnâdır. Bu da kadının, âdeten kadının kocasına hizmet etmediği bir örften olmasıdır. Bu istisnâdır. Çünkü bu durum âdetin dışına çıkmıştır. Eğer kadın bir evde bulunuyorsa ve bu beldenin adetine göre, evin ehli veya evdeki kadınlar, şerefi ve benzeri şeylerden dolayı hizmet etmiyor iseler, bu durum aslın dışına şunu özellikle belirtiyorum ki, insanlarla dîni mesâil hakkında konuşanların, fıkıh sahibi olmaları gerekir. Bilinen ve öğrenilen her şey söylenmez! İnsanlarla dîni mesâil hakkında konuşanların, onların hayatını güzelleştirecek şeyleri araştırmaları gerekir. Aileler arasında saadeti yaymaları gerekir. Âilelerin mutluluğu matlûb olan istenilen bir şeydir. Kadın, dînî ilimler hakkında konuşan ya da ilim ehli olarak ortaya çıkan birisinin ona 'Senin kocana hizmet etmen gerekmez.' dediğini işitirse, karı-koca arasında mutluluk nasıl olacak!? Sonra koca geliyor ve yemek istiyor. Kadın diyecek ki 'Vallahi şeyh dedi ki, benim sana hizmet etmem gerekmiyormuş.' Şer'an karı-koca arasında bulunması istenen muhabbet ve sevgi nasıl oluşacak!? Ma'rûf üzere geçim nasıl oluşacak!? Bu, şerîatın maksadlarına muhâliftir. İşte bundan dolayı ey kardeşlerim! Fıkıhtandır! Fıkıhtandır! Anlayış sahibi ve basîretli olmaktandırHer bildiğini anlatıp yaymaman, sadece şerîat koyucunun maksadlarını gerçekleştirecek şeyleri yayman fıkıhtandır! Bazı insanlar -Allah yardımcımız olsun- ilminin veya fıkhının azlığı sebebiyle, gidiyor kitap okuyor, sonra garip ve yabancı bir şeyle karşılaşınca, onu insanlara anlatıyor ve diyor ki 'Bunu âlimler söylüyor.' Evet bazı âlimler böyle söylüyor. Ancak bu söylediğin şey, insanlar arasında hayırlı bir meyve vermiyor. Sürekli kardeşlere hatırlattığım bir mesele var. İnsan bir şey konuşmak istediği zaman, mutlaka şu üç şeye bakması gerekir Birincisi Söylediği sözün hak olması gerekir. Muhakkak Kitâb ve Sünnet'te sâbit ve şerîata muvâfık olması gerekir. Fakîhlerin her söylediği -fakîhlerin efrâdını kastediyorum- delîle muvâfık değildir. İkincisi Kastın niyetin hak olması gerekir. Sözü söylemendeki kastının, Allah subhânehû ve teâlâ'nın yüzü olması gerekir. Maksadının, kadınları elde etmek olmaması gerekir. Maksadının, bilinmeyen ğarîb ve yabancı şeyler söyleyerek insanların beğenisini kazanmak olmaması lazım. Maksadının Allah subhânehû ve teâlâ'nın yüzü olması lazım. Üçüncüsü Sözün, doğurduğu sonuç itibarıyla hak olması gerekir ki böylelikle hakkı meyve versin. Hayrı yaysın ve hayra götürsün. Eğer söyleyeceğin söz sebebiyle faydadan çok zarar ortaya çıkıyorsa, senin bunu konuşman câiz değildir. Bunu yayman câiz değildir. Bu, beyân edilip açıklanması gereken mes'eleden sonra diyorum ki, ey evli erkekler ve kadınlar!Hareket noktanız maksadınız ma'rûf üzere geçinmek, evdeki mutluluk ve huzur olsun. Allah'ın adına yemîn olsun ki, ev huzur bulmadıkça, kalb de huzur bulmaz. Âile, Allah'ın kitâbı, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem'in sünneti, muhabbet ve güzel geçim üzere bir araya gelmedikçe de ev huzur basılmış iki risâlem var. Birisinin ismi, 'Âile Mutluluğunun Sebepleri', diğeri ise 'Karı-Kocanın Hakları' Bu risâleleri Kitâb ve Sünnet'ten deliller üzere yazdım. Bu kitaplarda, âileler için hayır olacağını umuyorum. Allah en doğrusunu bilir.

kadının kocasına bağlanması için dua